En son yazımda, finansal özgürlük kavramının genel tanımına değinmiş, benim için ne ifade ettiğinden bahsetmiş, ve borsaya girişime kadarki süreci özetlemiştim. Bu yazımda ise, yine bahsi geçen ev satma işinin son durumunu, ve portföyümün güncel görüntüsünü paylaşacağım.
Ev satışının gerçekleşmesini takiben, planladığım gibi paranın çoğunluğunu 2 gün içinde borsaya yatırdım. Burada belirtmem lazım ki:
- Sahip olduğunuz tek evi satıp borsaya yatırmak
- Elinizdeki paranın tümünü tek seferde yatırmak
kesinlikle yapılması önerilmeyenler kısmında “kredi ile hisse almak”‘tan hemen sonra gelirler 🙂 Sebebi ise aldığınız riski en aza indirmek. Çünkü sahip olduğunuz tek evin parası borsada yanlış yapılan bir yatırım ile hiç olursa, hayatınız kararabilir.
Benzer şekilde elinizdeki tüm parayı tek seferde yatırırsanız teoride görece yüksek rakamlardan alım yapmış bulunup, düşüş olması durumunda uzun süre düze çıkmayı beklemek zorunda kalabilirsiniz.
Peki ben risklerin farkında olmama rağmen neden bu yolu seçtim?
Şöyle toparlayabilirim :
- Uzun vadede evlerin yatırım aracı olmaktan çıkacağına inanıyorum – diğer bir deyişle, bugüne kadar ev fiyat artışından elde edilen karların, bundan sonra aynı hızda artmayacağını düşünüyorum
- Ev fiyatlarında geçmişteki kontrolsüz artışları saymazsak, kısa – orta vade (birkaç senelik) kıyaslamalar yapıldığında, borsa ile yarışabilecek alternatif bir yatırım enstrümanı bulunmadığını düşünüyorum (Merak ederseniz dolar, euro, altın vb ile kıyaslamalara bakıp kendiniz de teyit edebilirsiniz)
- Her ne kadar hisselerin düşüşlerini bekleyip oradan almak kulağa çok daha karlı gelse de, idealde (spekülasyon ve insider trading hariç) hisselerin günlük iniş çıkışlarını hiç kimsenin tutarlı olarak tahmin edemeyeceğini düşünüyorum. “İndi mi, çıkar mı, alayım mı yoksa biraz daha bekleyeyim mi?” döngüsüne girdiğimde de, yaşayacağım strese değeceğine inanmıyorum. Kaldı ki eğer uzun vade düşünüyorsanız, paranızı hisse fiyatına bakmadan yatırdığınızda, hissenin fiyatı düştükçe almaya çalışanlarla aranızda kar açısından ciddi bir makas da olmuyor. Bunu açıklayan çeşitli araştırmalar mevcut. Merak ederseniz diye basit bir tanesini (İngilizce) buraya linkliyorum.
- “Tüyo” ile kesinlikle iş yapmıyorum. Hatta tüyo duyarsam, tüyonun tersinin olacağına ciddi şekilde inanıyorum 🙂 Yatırımlarımı ülkede yerleşik, köklü, iyi yönetilen kurumlara yapıyorum. Aksiyon aramıyorum.
- Yorgun olmama rağmen, halen maaşlı bir işte çalışıyorum, ve olacağına hiç ihtimal vermesem dahi, en kötü senaryoda borsadaki ev paramı kaybedersem, finansal emeklilik hayallerini kenara bırakıp yine yıllarca çalışmak koşulu ile bir ev sahibi olabileceğimi düşünüyorum (ama ne yalan söyleyeyim, bunu düşünmesi bile kötü…)
Peki ev parasını borsaya yatırdıktan sonra portföy durumu nasıl oldu ona bakalım.
Bu süreçte almaya başladığım temettüler de haliyle daha dişe dokunur olmaya başladı.
Bu arada, temettüden gelen parayı geldiği gibi yine hisselere yatırıyorum. Arada farklı hisselere yatırsam da, çoğunlukla da temettüyü veren hisseye geri yatırıyorum (bkz. Bileşik getiri).
Portföyümdeki mevcut hisse dağılımımı da aşağıda paylaşıyorum. Önümüzdeki aylarda birkaç hisseyi portföyden çıkartıp, dağınıklığı biraz daha azaltmak niyetindeyim.
Bunun dışında da, her ay maaştan elimizden geldiği kadar artırıp, çoğunluğunu hisselere ekleyip, kalan miktarını da eşimin ve kızımın BES’lerine koymayı planlıyorum. Bunlarla ilgili detayları/tecrübelerimi de elimden geldiğince paylaşmaya çalışacağım.
Sağlıcakla kalın.
Bir yanıt yazın